GURBET
YAPIMCI - YÖNETMEN: İsmet YAZICI
DANIŞMAN - METİN YAZARI: Gökhan DUMAN
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: Zafer SEVENER
KAMERAMANLAR: Nazif ÖZTÜRK /
Samet AYDIN / Erdem KUTLU
ÖZGÜN MÜZİK: Tamer SÜERDEM
KURGU: Alpay OGAN
RENK DÜZENLEME: Fahri ÜNAL
SESLENDİRENLER: Şerif EROL / Ceren SOYLU
YARDIMCI YÖNETMEN: Tülay CANBOLAT YILMAZ
SANAT YÖNETMENİ: Sühenda KUMCU
SES KAYIT: Gökçe BEKTAŞ KOÇ
SES MİKSAJ: Furkan Utku GERÇİK
YAPIM – YÖNETİM YARDIMCISI: Evin ASLAN
KAMERA ASİSTANI: Ahmet ÖZTÜRK
ARŞİV ARAŞTIRMA: Haydar ÇÜRÜK
YAYIN KANALI: TRT Türk
SÜRE: 10’
BÖLÜM SAYISI: 13
YAPIM YILI: 2022
TRT Türk Kanalı için hazırlanan, yapımcılığını ve yönetmenliğini İsmet YAZICI’nın; gerçekleştirdiği, danışmanlığını ve metin yazarlığını Gökhan DUMAN’ın yaptığı, GURBET adlı belgesel, “…Bir tahta bavula dünyayı sığdırmış da gurbete çıkmış, göçüp gitmişlerin hatırasına…” adanmıştır. Belgeselde, 1960’lı yıllarda yurtdışına çalışmaya giden Türkler’in ve onların ailelerinin hikâyeleri konu ediliyor. Karşılıklı yazılmış mektuplar, gönderilmiş fotoğraflar, ses kayıtları, nesneler, arşiv belge ve görüntüleriyle vs. anlatım örgüsü gerçekleştirilen belgeselin çekimlerinde, DiasporaTürk’ün arşivinden yararlanıldı. 15 yıldır, gurbetçi işçilerin birinci elden nesnelerini ve belgelerini arşivleri bünyesine toplayan ve dünyanın farklı merkezlerinde sergiler düzenleyen organizasyonun, arşivi ilk kez ve yalnızca bu belgeselin kullanımına açıldı. 10’ar dakikalık 13 bölüm olarak hazırlanan belgesel, bir geçmiş hatırlatması, bir tarih tespiti olma niteliği taşıyor. 10’ar dakikalık 13 bölüm olarak hazırlanan belgesel, ayrıca bölümlerin birleştirilmesi ile yeniden kurgulanarak 3 uzun versiyon olarak da hazırlanmıştır. Belgeselin uzun versiyonunun Birinci Bölümü, ilk dört bölümün birleşiminden; İkinci Uzun Versiyon Bölümü 5.- 6.- 7. ve 8. Bölümlerinin birleşiminden; Üçüncü Uzun Versiyon Bölümü ise 9. – 10. – 11. – 12. ve 13. Bölümlerin birleşiminden oluşmuştur. Ayrıca bölümlerin kolajıyla oluşmuş 1 saat 20 dakika süreli bir uzun versiyonu hazırlanmıştır. Gurbet belgeselini 10’ar dakikadan oluşan 13 parçalı bölümünün içerik özeti şöyle:
1. BÖLÜM: “Gitmek mi zor kalmak mı zor…”
“Gitmek mi zor kalmak mı zor…” alt başlığıyla hazırlanan birinci bölümde, 30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye ve Almanya arasında imzalanan işgücü anlaşması ile başlayan süreç, göç yolunun ilk taşları atılırken, gitmek ve kalmak arasında kalanlar, karar sürecinde yaşanılan duyguları anlatılıyor...
2. BÖLÜM: “Bir tahta bavula dünya sığar mı…”
“Bir tahta bavula dünya sığar mı…” alt başlığıyla hazırlanan ikinci bölümde, gitmeye karar vermiş misafir işçilerin, gidiş hazırlıkları, seçilme süreci konu ediliyor. Tüm süreçte ve zaman içinde, onun en yakın arkadaşı olan, aileleri ve vatanlarıyla bağ kurdukları en önemli nesne olan “bavul”, bu bölümün metafor nesnesi olarak ekranlara geliyor…
3. BÖLÜM: “Onbirinci Peron”
“Onbirinci Peron” alt başlığıyla hazırlanan üçüncü bölümde, Sirkeci Tren İstasyonu’ndaki kalkış anonsuyla yola çıkan geçici işlerin, Sirkeci’den Münih’e uzanan 2 gece 3 gün sürecek tren yolculuğu ve bu yolculuğun sembolü “11. Peron” konu ediliyor. Yıllar içinde misafir işçileri, nice yabancı duygu ve yeni hayatla tanıştıracak o durak, üçüncü bölümün de başat ögesi oluyor.
4. BÖLÜM: “Yurttan uzakta o soğuk odalarda”
Münih’teki 11. Peron’dan Almanya’nın içlerine doğru dağılan misafir işçiler, artık “yolu” sonlandırmak üzeredir. Başlarını yastığa koyacakları ve birkaç yıllığına geçici bir “yuva” olarak görecekleri binaların önünde durmaktadırlar. GURBET belgeselin, “Yurttan uzakta o soğuk odalarda” alt başlığı ile hazırlanan dördüncü bölümünde, misafir işçilerin yurtlarından uzakta geçirecekleri yıllarda, onlara barınak olacak yurt odaları konu ediliyor.
5. BÖLÜM: “Yeni hayat”
Alışmak… Belki de “gurbete” en uzak kelimedir. Zaman akıp giderken misafir işçiler, geçmiş hayatlarında hiç olmayan pek çok şeyin müdavimi olurlar. Almanya’ya, Almancaya, kurallara, düzene, insanlara, yabancısı oldukları bu “ikili yaşantıya” ve şehrin önlerine getirdiği ne varsa ayak uydurmaya çalışırlar. Alışamadıkları; alışmak istemedikleri tek şeyse gurbettir… GURBET belgeselinin, “Yeni hayat…” alt başlığıyla hazırlanan beşinci bölümünde, geçici işçilerin yeni hayatlarıyla bağ kurma çabaları konu edilmekte.
6. BÖLÜM: “Bacalar…”
Almanya’nın yeniden ayağa kalkması için bacaların hiç durmadan tütmesi gerekmektedir. Misafir işçilerin en önemli görevi, çarkların daha hızlı dönmesi, dişlilerin sürekli çalışması, bantların durmadan akması ve bacalardaki gri bulutların çok uzaklardan bile görünmesidir. Fabrikalar, madenler, atölyeler… Misafir işçilerin omuzlarında yeniden yükselmektedir. GURBET belgeselinin, “Bacalar…” alt başlığıyla hazırlanan altıncı bölümünde, hızla dönen çarkların arasında takılıp kalmış geçici işçilerin, kaçırdıkları hayatlar konu edilmekte…
7. BÖLÜM: “Şehir…”
Çok geçmeden şehrin sunduğu pencereleri keşfeder misafir işçiler, uzak manzaraların müdavimi olurlar. İlk günlerin ürkek bakışlarını rafa kaldırmak için takvim yapraklarının insafına bırakırlar kendilerini. GURBET belgeselinin, “Şehir…” alt başlığıyla hazırlanan yedinci bölümünde, misafir işçilerin şehre, yeni hayatlarına uyumlanma çabaları konu ediliyor.
8. BÖLÜM: “Bu solgun resmim hatıram olsun…”
Geçmişin belli bir diliminde asılı kalmış bir anı gösterir fotoğraf… İçerisindeki insanların isimleri, geçmişleri, aileleri ve duyguları vardır. Zamanın içerisinde gezinir, mekânın bir parçası oluruz. Gurbeti anlamanın en iyi yollarından biri de fotoğraflar ve onların bize fısıldadıklarıdır... GURBET belgeselinin, “Bu solgun resmim hatıram olsun…” alt başlığıyla hazırlanan sekizinci bölümünde, misafir işçilerin ve ailelerinin birbirleri arasında dolaşan o solgun suretler, fotoğraflar konu ediliyor.
9. BÖLÜM: “Halin nicedir…”
Mektuplar, uzak coğrafyalar arasında mekik dokur, gurbeti ve sılayı birbirine yakın eder. O beyaz zarflar; içerisinde ancak gönderen ve alıcısının anlayabileceği emanet yükleri omuzlamaktadır. Yönleri farklı olsa da her gurbet mektubunun ortak bir yanı vardır: Sınırları aşan cümleler taşımaktadır. GURBET belgeselinin, “Halin nicedir…” alt başlığıyla hazırlanan dokuzuncu bölümünde, misafir işçilerin ve ailelerinin yazmış olduğu mektuplar konu ediliyor.
10. BÖLÜM: “Ne zaman o şarkıyı duysam…”
Haberler, müjdeler, türküler, şiirler taşıdı kasetler; gurbetle sıla arasında kurulan hayali köprülerin harcı oldu. Anadolu’dan çıkıp Avrupa’nın türlü şehirlerinde çalışan misafir işçiler Bay Ottens’in küçük icadını, onun hayallerinin de ötesine taşıdılar. Bir kaset yalnızca kaset değildi. O bir sesli mektuptu. GURBET belgeselinin, “Ne zaman o şarkıyı duysam…” alt başlığıyla hazırlanan onuncu bölümünde, misafir işçiler ile aileleri arasında yeni bir haberleşme aracı olan kasetler konu ediliyor.
11. BÖLÜM: “Kulağım sesinde gönlüm hasrette…”
Gazeteler, radyolar, televizyonlar, videokasetler… Misafir işçiler için her şeyden önce memleketle gurbet arasında bir bağ kurmaya yarıyordu. Kimi misafir işçiler için anavatana kesin dönüş yolunu kısaltacak, kimi içinse gurbette kurulacak yeni yuvalara taze bir rota çizecekti. GURBET belgeselinin onbirinci bölümünde, yeni teknolojiler ile kurulan yeni iletişim yolları konu ediliyor.
12. BÖLÜM: “Bir diyârdan bir diyâra…”
Haziran… Günlerce, haftalarca beklenen, sayısız kez hayali kurulan “o” kavuşma mevsiminin habercisi… Her yıl yaz aylarında, Avrupa’dan türlü şehirliden Anadolu’ya uzanan yolun adıdır “sıla yolu”. Bu uzun yol her şeyden önce bir göç yoludur. Üzerinde taşıdığı yalnızca insanlar değildir… Sıla yolu, gurbet yükünü de taşır… GURBET belgeselinin onikinci bölümünde, o sıla yolunun izi sürüldü.
13. BÖLÜM: “Göçermişim…”
Yıllar akıp geçmektedir. Göçmen evlerinin gözle görünür bir köşesinde bekleyen bavullar, geri dönüş hayali azaldıkça evin daha ıssız yerlerine taşınmaktadır. Memleketteki “asıl yuvalarında” kullanmak üzere bir hevesle satın aldıkları, evin en güzel yerine yerleştirilecek o gıcır gıcır eşyalar, paketlerinden çıkarılmakta, göçmen evlerindeki yerini almaktadır. Geri dönüş hayali, eski bir albümün en son sayfasına eklenen aile fotoğrafı gibi artık anılarda kalmıştır. GURBET belgeselinin “Göçermişim…” alt başlığıyla hazırlanan onüçüncü ve son bölümünde, geçici olarak gidilen o ülkeye yerleşmeye başlayan, orada kalma kararı alan ve artık “geçici” olmayan işçiler anlatılmaktadır.






